2 Mayıs 2014 Cuma

KONUŞMA BOZUKLUKLARI

Motor, kognitif ve lengüistik özellikleriyle konuşma karmaşık bir yapılanmaya sahiptir. Bu özelliklerden yalnızca birindeki sorun konuşma bozukluğunun oluşması için yeterlidir.

MOTOR KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Konuşmada görev yapan yüz, solunum ve sesle ilgili sinir ve kasların dengeli ve birlikte çalışmalarındaki herhangi bir sorun motor konuşma bozukluklarına neden olmaktadır.

Dizartriler
Sinir ve kasların güç, hız ve koordinasyon sorunları nedeniyle ortaya çıkan motor konuşma bozuklukları dizartriler başlığı altında toplanmaktadır.
Dizartriler,bozukluğun nedenini tanımlar biçimde adlandırılmaktadır. Dizartriye neden olan sorun motor nöronlardaysa birinci motor nöron dizartrisi ya da ikinci motor nöron dizartrisi, serebellar sistemdeyse serebellar dizartri, ekstrapiramidal sistemdeyse ekstrapiramidal dizartriler (hipokinetik ve hiperkinetik dizartriler) adını almaktadır.
Bozuklukların özellikleri de bulguların özelliklerine işaret etmektedir. Serebellar dizartride konuşma kaslarının tonusundaki ve koordinasyonundaki sorunlar nedeniyle ataksik dizartri, hipokinetik ekstrapiramidal hastalıklarda (örneğin Parkinson) hastalığın donma-yavaşlama özelliklerine uyan hipokinetik dizartri, hiperkinetik hastalıklarda istemsiz hareketlere bakarak hiperkinetik dizartriden söz etmekteyiz.
Dizartriler adeta nörolojinin el kitabı gibidir. Dizartrilere bakarak tanılanacak hastalıkları örneklersek : Spastik dizartriye bakarak psödobülber paraliziye, mikst flask-spastik dizartri ALS'ye, ataksik dizartri serebellar rahatsızlıklara, hipokinetik dizartri Parkinson'a, yavaş hiperkinetik dizartri distoniye, hızlı hiperkinetik dizartri Kore'ye işaret etmektedir.
Dizartrilerin aralarındaki ayırıcı tanı dışında, öteki konuşma bozukluklarından da dikkatle ayrılmaları önemlidir. Söz konusu ayırdetme, dil bozukluğu ayırıcı tanısı, konuşma apraksisi ayırıcı tanısı olarak iki alanda ele alınabilir.
Dizartrileri dil bozukluklarından ayırmada dikkat edilmesi gereken, dizartrilerin yalnızca motor bozukluklar olmaları, buna karşılık dil bozukluklarında lenguistik yanlışların, ayrıca yazmada, okumada bozuklukların bulunmasıdır.
Dizartrileri konuşma apraksisinden ayırmada ise, dizartride konuşma etkilendiği biçimde sürdürülürken, konuşma apraksisinde başlangıçtaki bir hecelemenin bozularak yanlış söylenmeye başlaması önem kazanır. Örneğin “okul” sözcüğü tekrarlandıkça “okul”, “okul”, “oluk”, biçiminde bozularak değişir.

Kekemelik
Kekemelik de, bir motor konuşma bozukluğudur. Harflerin, hecelerin ya da sözcüklerin söylenmesindeki takılmalarla kendini gösterir.
Bazı kekemelik vakalarında şarkı söyleme ya da şiir okuma sırasında bu bozukluğun ortadan kalkar görünmesi, yani sağ hemisferin prozodi ve emosyon katkısıyla kekemeliğin çözülmesi, kekemeliğin ağırlıklı olarak beynin sol hemisferiyle bağlantılı olduğunu düşündürürken, kekemelerin zorlandıklarında baş ve gövde hareketleriyle tutukluğu çözmeleri ekstrapiramidal yapının rolü olduğunu düşündürmektedir. İstemsiz yüz ve çene hareketlerinin kekemeliğe eşlik etmesi de ekstrapiramidal kaynakllı distoniye dikkat çekmektedir.

Apraksi
Konuşma apraksisini, kaslarda çalışma bozukluğu olmadan artikülasyonda bozukluk olarak tanımlanabilir. Serebral nedenlerle heceleme sorunları yaşayan olgularda akla gelmektedir. Kekemelik dışındaki herhangi bir motor konuşma bozukluğunun dizartri mi yoksa konuşma apraksisi mi olduğu kolayca anlaşılabilir. Hastadan bir sözcüğü sürekli tekrarlaması istendiğinde, sözcüğün ses ve hece yapısında kayma ve yanlışlar oluşuyorsa büyük bir olasılıkla konuşma apraksisidir. İlk söylediği biçimiyle tekrar edebiliyor, aynı ses ve hece düzeni korunuyorsa dizartridir. Bu değerlendirmede sinir sistemindeki etkilenmenin bölgesi de önemlidir. Dizartriler santral ve periferik sinir sisteminin çeşitli yapılarının etkilenmesi sonucunda ortaya çıkarken, konuşma apraksisi kesinlikle santral kaynaklı ve premotor korteks bölgesindeki lezyonlar sonucu ortaya çıkmaktadır. (Bu arada, lezyonun yeri bakımından büyük benzerlik taşısa da, Broca afazisinde konuşma apraksisinde olmayan hafif anlama bozukluğu, yazma ve okuma bozuklukları gibi ek özellikler vardır.)


KOGNİTİF KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Sinir ve kasların sağlıklı çalışması normal konuşmayı olanaklı kılmaya yetmez. Seslerin, sözcüklerin düzgün dizilmesinin ve lengüistik temelli olmasının dışında, anlamlı mesajlar aktarması gereken bir sosyal iletişim aracıdır. Konuşmanın kognitif açıdan sağlığı, beyin mekanizmalarının gelişme aşamalarının sağlıklı olmasına (zeka düzeyi) ve beyindeki şebekelerin aralarındaki kusursuz çalışmaya bağlıdır. Sonuçta, konuşma, çoğu bilgisayarı geride bırakan bir hızla çalışan beynin ürünlerinden biridir. Konuşma sırasında iletileri ve istekleri anında anlamlı yanıtlayabilmemiz beynimizin kusursuz bir bütüncüllük ve hızla çalışmasıyla olanaklıdır. Tepki zamanı, problem çözme, dikkat ve odaklanma, yürütücü işlevler, konuşma için gerekli kognitif yapı taşlarıdır. Dolayısıyla, örneğin zeka düzeyinin belirgin düşüklüğünde, konuşma mekanizmalarında bir sorun olmasa da normal konuşmanın sağlanamadığı unutulmamalıdır.


LENGÜİSTİK KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Sesler (fonemler) ve sözcükler (morfemler) belirli bir dilbilgisi yapısıyla, belirli bir anlamlılıkla bütünleşmemişse normal konuşma olanaksızdır. Lengüistik yapının dört öğesi fonetik, fonoloji, dilbilgisi ve semantik (anlam bilgisi)'dir.
Konuşmada hecelerin artiküle edilebilmesi fonetiğin, sözcüklerin farklı anlamlar taşıma doğrultusunda yapılanması fonolojinin, sözcüklerin farklı sıralamalarla kullanılabilmesi dilbilgisinin, anlam kalıpları semantiğin alanını oluşturmaktadır. “ İyi günler” dediğimizde sözcüklerin doğru artiküle edilmesi fonetik sorun olmadığını gösterir. Bu iki sözcüğün birleştirilip bir anlamlılık içinde kullanılması fonolojik sorun olmadığını, zaman dilimiyle uyumlu olması dilbilgisiyle, karşı taraf için anlamlı bir ileti olması semantikle ilişkilidir.
Lengüistik yapının beynin hangi bölümlerince nasıl üretildiği nörolengüistiğin alanına girmektedir. Fonetik, santral ve periferik sinir sistemince, fonoloji ağırlıklı olarak Broca alanı ve çevresince, dilbilgisi ağırlıklı olarak dominant hemisferin perisilviyan alanlarınca, semantik ise her iki hemisferin (dominant temporal öncelikli) çalışmasıyla oluşturulmaktadır. Lengüistik konuşma bozuklukları afazilerde ortaya çıktığından, ayrıntılı olarak dil bozuklukları bölümünde ele alınmıştır.