13 Haziran 2015 Cumartesi

KEKEMELİK VE DİSTONİ



Kekemelik, bilindiği gibi, gelişimsel ya da sonradan ortaya çıkan bir "motor konuşma bozukluğu"dur. Genellikle belirli harflerin,hecelerin ya da kelimelerin söylenmesi sırasında takılmalar söz konusudur. Gözlemler, kekemeliğin altında yatan mekanizmalar konusunda bize bazı bilgiler sağlamaktadır. Örneğin, bir çok kekemelikte kişi şarkı söylerken ya da şiir okurken bozukluğun ortadan kalkması, diğer bir deyişle sağ hemisferin (prozodi ve emosyon) katkısıyla kekemeliğin çözülmesi, kekemeliğin daha çok sol hemisferle ilgili olduğunu düşündürürken, bazı kekemelerin zorlandıklarında gövde ve baş hareketlerine başvurarak tutukluğu çözmeleri ekstrapiramidal mekanizmaların da rolünün olduğunu göstermektedir. İstemsiz yüz ve çene hareketlerinin kekemeliğe eşlik etmesi durumunda da gene ekstrapiramidal kaynaklı bir sorun olan distoni öne çıkmaktadır.

Distoni, vücudun tümünde ya da bir bölümünde istem dışı kasılmalarla kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Distoniye yol açan, hareketi kontrol eden derin beyin merkezlerindeki işlevsel bozukluklardır. Distonilerin çeşitli nedenleri arasında, doğum sırasında oluşan beyin hasarı (cerebral palsy), ilaçlar gibi kimyasal etkenlere bağlı diskineziler, yapısal ve genetik (akraba evlilikleri) etkenler sayılabilir.
Distonilerin tedavisinde cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılanlarla büyük ölçüde benzerlik gostermektedir.
Ameliyat sonuçları hastadan hastaya değişmektedir. Ameliyat sonrasında bazı hastalar belirgin yarar görürken, bazılarında daha az düzelme görülür. Hastanın düzelme durumu hakkında tahminde bulunmak çok zordur. Hastaların çoğu, ameliyattan 3 ila 24 ay gibi uzun bir sürede düzelme gösterirler. Cerrahi müdahalelerden, genellikle kimyasal nedenli diskinezilerin, vücudun bir yanındaki distonilerin ve genetik distonilerin daha çok yararlandığı; doğumda oluşan beyin hasarına (beyin felci) bağlı distonilerin daha az yararlandığı söylenebilir.


İstemsiz hareket bozuklukları, iyi bir seyir izleyebildiği gibi, ilerleyici ve dejeneratif de olabilmektedir. İlk tanı ve tedaviler genellikle nöroloji kliniklerinde yapılırken, cerrahi tedavi ise hastalığın orta veya ileri döneminde gündeme gelmektedir. Hareket bozukluğu cerrahisinde son yıllardaki en büyük gelişme, kalıcı lezyon oluşturmayan, etkisi ayarlanabilir olan ve bilateral (iki yanlı) uygulanabilen, halk arasında "beyin pili" olarak bilinen nörostimülatör uygulamalarıdır.