KEKEMELİK VE DİSTONİ
Kekemelik, bilindiği gibi, gelişimsel ya da sonradan ortaya çıkan bir "motor konuşma bozukluğu"dur. Genellikle belirli harflerin,hecelerin ya da kelimelerin söylenmesi sırasında takılmalar söz konusudur. Gözlemler, kekemeliğin altında yatan mekanizmalar konusunda bize bazı bilgiler sağlamaktadır. Örneğin, bir çok kekemelikte kişi şarkı söylerken ya da şiir okurken bozukluğun ortadan kalkması, diğer bir deyişle sağ hemisferin (prozodi ve emosyon) katkısıyla kekemeliğin çözülmesi, kekemeliğin daha çok sol hemisferle ilgili olduğunu düşündürürken, bazı kekemelerin zorlandıklarında gövde ve baş hareketlerine başvurarak tutukluğu çözmeleri ekstrapiramidal mekanizmaların da rolünün olduğunu göstermektedir. İstemsiz yüz ve çene hareketlerinin kekemeliğe eşlik etmesi durumunda da gene ekstrapiramidal kaynaklı bir sorun olan distoni öne çıkmaktadır.
Distoni,
vücudun tümünde ya da bir bölümünde istem dışı kasılmalarla
kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Distoniye yol açan,
hareketi kontrol eden derin beyin merkezlerindeki işlevsel
bozukluklardır. Distonilerin çeşitli nedenleri arasında, doğum
sırasında oluşan beyin hasarı (cerebral palsy), ilaçlar gibi
kimyasal etkenlere bağlı diskineziler, yapısal ve genetik (akraba
evlilikleri) etkenler sayılabilir.
Distonilerin
tedavisinde cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler
Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılanlarla büyük
ölçüde benzerlik gostermektedir.
Ameliyat
sonuçları hastadan hastaya değişmektedir. Ameliyat sonrasında
bazı hastalar belirgin yarar görürken, bazılarında daha az
düzelme görülür. Hastanın düzelme durumu hakkında tahminde
bulunmak çok zordur. Hastaların çoğu, ameliyattan 3 ila 24 ay
gibi uzun bir sürede düzelme gösterirler. Cerrahi müdahalelerden,
genellikle kimyasal nedenli diskinezilerin, vücudun bir yanındaki
distonilerin ve genetik distonilerin daha çok yararlandığı;
doğumda oluşan beyin hasarına (beyin felci) bağlı distonilerin
daha az yararlandığı söylenebilir.
İstemsiz
hareket bozuklukları, iyi bir seyir izleyebildiği gibi, ilerleyici
ve dejeneratif de olabilmektedir. İlk tanı ve tedaviler genellikle
nöroloji kliniklerinde yapılırken, cerrahi tedavi ise hastalığın
orta veya ileri döneminde gündeme gelmektedir. Hareket bozukluğu
cerrahisinde son yıllardaki en büyük gelişme, kalıcı lezyon
oluşturmayan, etkisi ayarlanabilir olan ve bilateral (iki yanlı)
uygulanabilen, halk arasında "beyin pili" olarak bilinen
nörostimülatör uygulamalarıdır.