4 Temmuz 2014 Cuma


ABULİ


Davranışlarda azalma, belirgin yavaşlama, donuklaşma, duraksama, yanıt vermede gecikme ya da hiç yanıt vermeme gibi konuşma sorunu belirtileriyle bilinen abuli, beynin, beyin sapından frontal loblara kadar, iç-orta kısımlarını etkileyen lezyonlar nedeniyle gelişmektedir. Yapısal bozukluğa uğramanın dışında, metabolik nedenler, ilaç etkilenmeleri vb. gibi etkenler de abuli ya da abuli benzeri (örneğin katatonik depresyon) sorunlara yol açabilmektedir.

Abuli, "akinetik mutizm"in hafif biçimleri ve "psikomotor retardasyon" ile birlikte anılmaktadır. Bir davranış  bozukluğu olan akinetik mutizmde kavrayış, bellek, motor hareket ve duygulanım bozuklukları öne çıkmaktadır. Beyin yarı kürelerinin uyum içinde işlemesinde etkin santral nöral bölgenin kontrolünü frontal lob sağlamaktadır. Frontal lobun işleyişindeki bozukluklar ise, yüksek serebral işleyişi bozmaktadır. Bu nöropsikolojik etkilenmenin bir alt sistemden mi, yoksa birkaç alt sistemden birden mi kaynaklandığı kesin olarak bilinmemektedir. 

Abuli vakalarıyla iletişim zorlukla kurulabilmektedir. Kısa, çoğunlukla yetersiz ve genellikle gecikmeli yanıtlar verirler. Hastanın sesi kısık, hatta fısıltı  biçimindedir. İfadesi boş , duygulanımı  künttür, bazen hiç konuşmayabilir. Başını hafifçe sallayarak, gecikmeli bir yanıt verebilir. Çiğneme ve yutma da yavaşlamaktadır. Vaka adeta olumlu ve olumsuz davranma nöbetleri geçiriyor gibidir.  Konuşurken birden durup donuk bir bakışla bakabilir ya da sırtını dönebilir. Takıntılar (aynı sözcüklerin tekrarından oluşan perseverasyonlar) görülebilir, çeşitli sorulara aynı yanıtı verebilir. Kol ve bacaklarını uzun süre son derecede rahatsız biçimlerde tutabilir. Tanılamada, Otizm, Tourette, Rubinstein-Taybi sendromu, gelişimsel bozukluk, şizofreni, afazi, ya da çeşitli psikopatolojik sorunlarla abulinin karıştırılmasına neden olan ekolali (yankılama), palilali görülebilir.

Vaka zaman zaman öfke patlamaları da gösterebilmektedir. Düşünce akışları bozuktur. İlerleyen yavaşlama, sessizleşme, hareketsizlik, idrar kaçırma dönemleriyle abuli bir hipofonksiyon sendromudur. Yukarıda sözü geçen nöbetler biçimindeki dalgalanmalar nedeniyle de depresyonla da karıştırılabilmektedir. Nedensiz gülümsemenin de görülebildiği tabloda, spontan performansın, yanıt verici performanstan daha çok etkilendiği saptanmıştır. Abuli hafif derecede ise, hastalanın davranışlarından yola çıkılarak tanılanması son derecede zordur. Orta derecede vakanın yanıtları uyumlu, gecikmeleri belirsiz, yavaşlama çok azdır. Ağır derecede ise çok dikkat çekecek bir durum söz konusudur. 

Abuliyi oluşturan nedenler arasında, korpus kallozum tümörü, singulat girusun enfarktı,  anterior kommünikan arter anevrizması, derin venöz sinüs trombozu, kafa travmaları, hidrosefali, 3. ventrikül tümörleri, talamus tümörleri, hepatik ya da hipoksik ansefalopati, akut alkolizm, sedasyon, nöbet ya da anestezi ansefalopatileri, enfeksiyöz ansefalopatiler, hipotermi, miksödem, Sheehan sendromu (hipopituitarizm), katatonik depresyon, zeka geriliği, Binswanger ansefalopatisi sayılabilir.

Mezensefalondaki substantia nigradan başlayıp septal alanı  geçerek, ön singulat ve frontal bölgelere ulaşan lif demetinin (medial forebrain bundle) içinde yeralan ve 10 A lifleri olarak adlandırılan liflerin abuliden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Bu liflerin sistem defisitlerinde, dopaminerjik maddelerin yararlı olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda akinetik mutizmi olan hastalara verilen dopamin agonistlerinin etkili olduğu, vakaların değişik oranlarda yararlandıklan bilinmektedir.



(Daha ayrıntılı bilgi için:
1- Laplane D.: "La perte d'auto-activation psychique", Revue Neurologique 146:397-404, 1990. 
2- Fisher C.M.: "Intermittent interruption of behavior", Transaction of the American Neurological Association, 93:209-10, 1968.
3- Luria A.R.: "Frontal lobe syndromes", Handbook of clinical neurology, Winhen P.J., Bruyn G.W. (eds). Amsterdam, Elsevier 2:723-57, 1969.   
4- Fisher C.M.: "Abulia, In stroke syndromes", Cambridge Un Press,p.182-87, 1995.)